“Almanya Seyahatim” veya “Bremen ekonomisini Mızıkacılar nasıl kurtardı.”

hammaburg

Yazıma yeşil pasaportu överek başlamak isterim. Hayatta bu kadar güzel bi duygu yaşanabilir mi 3. sınıf insan muamelesi gören bir Türk evladı olarak? Öğretmen emeklisi annem sayesinde vize nedir bilmedim epey zaman, canım sıkıldı, uçak bileti parasını denkleştirdiğim gibi 3 gün sonra bile çıktım yurt dışına.

İlk defa kendimi sınırdan ötede bulmam İstanbul Bremen seferini yapan Öger Türk havayolları ile olmuştu. Haydarpaşa’dan Kars’a giden doğu ekspresi tadını rahatlıkla yakaladığım bu yolculuk, gerek yolcularla konuşurken el kol hareketleri yapan hanzo hostları, gerekse çeyrek asırlık gibi görünen bol sallantılı uçağıyla aklımda kalmış.

-Nereye gidiyon?

-Bremen’e dayı..

-İçinden misin?

gibi diyaloglara rastlamak hiç şaşırtıcı olmuyor. Bremen de Hamburg gibi adım başı Türk’e rastlanan bir yer zira. Neyse, vardığımda pasaport kontrolünde yaşadıklarımdan sonra uçaktakiler çok da can sıkıcı olarak kalmadı…

Herkes pasaportlarını verdikten sonra adını sanını o zaman duymadığım, bugün de  hatırlamadığım bir Kürt şarkıcı kız ve ben sona bırakıldık. Biraz muhabbet ettik, hadi benim yeşil pasaport biraz fazla elini kolunu sallayarak girmene sebep olan bir şey ama o uluslar arası turnelere giden, pasaportu bol Schengen’li bir sanatçıymış, onu niye tuttuklarını anlayamadım. Beni almaya gelecek olan aile dostumuzu camın arkasında bekleyenler arasında göremeyince 2 metrelik sarışın Alman polisi beni bir güzel sorguya çekti. En son ben durumun ciddiyetini anlayamayıp “burada sorun nedir derdiniz ne benimle?” diye atarlanınca epey gerildik, cüzdanıma bakmak istedi.  Gurbetçi yolculardan biri de tercümanlık yaptı ama biz bir türlü anlaşamadık. Bekar ve çalışmıyor olmamdan şüphelenmiş. Neyse 15 dakikanın sonunda sıkılıp hava almaya çıkan Meral Teyze nihayet gözüktü, yoksa ilk uçakla aynen İstanbul’a gönderileceğimi öğrendim.

Gergin bir sabahtan sonra sevimli, küçük, oyuncak gibi bir şehir olan Bremen’i gezmeye başladım.

bremenss

PhotoFunia-20196fa

Hayat gurbetçilere güzel… Gördüğüm kadarıyla Stadt Hause dedikleri 2. dünya savaşında kışla olarak kullanılan, şimdilerdeyse devletin geliri düşük insanlara verdiği küçük ama sevimli dairelerde kira ödemeden ya da cüzi kiralar ödeyip, sigortasız çalışıp, işsizlik maaşını alarak yaşayan çok Türk var.

Son günlere yaklaştıkça komşulara emanet edilmekten sıkılıp bağımsızlığımı ilan ettim ve tek başıma gezdiğimde çok daha güzel yerler görebildim.

PhotoFunia-1ffc4b6 PhotoFunia-20137f1

bremenkopru

İşten çıkıp biraya koşanlar…

beerhause

Fatih akın’ın Yaşamın Kıyısında filmi vardı hatırlarsın, Nurgül Yeşilçay, annesinin peşinden geliyordu Almanya’ya… İzleyince fark ettim ki, Bremen işte o şehir. Hatta annesinin mensup olduğu genelevin de hemen önünden geçiyorsun işlek caddede. Şehirden uzak değil, aksine pek de ortada bir yerde!

PhotoFunia-200b63e

Bremen mi Mızıkacıları?

Orda burda her yerdeler…

bremenmızıka

M

Her renk her şekildeler. Onlar olmasa neyin heykelini yapacaklardı acaba…

bremenmızıkacılar

Bir de Bremen’e gelen ilk insanların üzerine kurşun döküp mumyaladıkları bir müzeleri var. Bleikeller Mumya Müzesi. Dişleri ve kadın meftaların ojeli tırnakları hala yerlerinde…

bleikeller1 bleikeller2

bleikeller4

Hamburg’da kızlar teklif ediyormuş 

Şarlman’ın yaptırdığı Hammaburg kalesinden almış şehrin adını, Hamma, “bataklık içindeki ağaçlık tepe” demekmiş. Niyetim tarihi bilgi vermek değil ama, bir iki kişi, “Ay Hamburg çok güzel memleket, vay Altona gölü ne şukela bir yer” deyip beni hayret içerisinde bıraktı…

Arkadaş, ben mi zevksizim siz mi iyi niyetlisiniz? Hamburg mimari yapılar olarak herhangi bir Avrupa kenti kadar güzel evet… İstanbul’un İstiklal Caddesini ya da Bağdat Caddesi’ni bir Mönckebergstraße (Hamburg Alisveris Caddesi) ile karşılaştırabiliriz. (daha üstün olduğunu düşünmüyorum.) Ama bir Boğaz manzarasını Altona Gölü denilen yerle karşılaştırmak gafletinde bulunmayın rica ederim! Adı üstünde, Hamma-burg, bildiğin BATAKLIK!

altonagöl3

Bi de mangal falan yapıyorlarmış bunun etrafında… Tehey…

dalyanrestaurant

Hamburg’da elini sallasan Türk’e çarpıyor gerçekten. Adres ya da yer sorduğum 10 kişiden 7’si falan Türk’tü. Biri de Azeri çıktı zaten…

Gece hayatı cidden güzelmiş, Reeperbahn dedikleri lokasyonda isteyene direk dansı, striptiz, isteyene gay showlar falan… Kulüplerde barlarda kızlar teklif ediyormuş diyollar. ben pek kalamadım gecelere. Ama dediğim gibi hakkını yiyemem gerçekten güzel şehir.

hamburgnightclubKuğulara yem atıyor amcamız, koruma yok bişi yok ama kimsecikler de kesip yemiyor.

kugu3

Hey Taksi… Tüm şehri bununla gezesi gelmez mi insanın?

hamburgtaksi

Adeta bir hayvan rezidansı olarak Hagenbeck Hayvanat Bahçesi

M3365M-4205 M3365M-4205 M3365M-4205 M3365M-4205 M3365M-4205 M3365M-4205 M3365M-4205 M3365M-4205 M3365M-4205

Konforun dibine vurmuş, çok mutluydular. İşte utanmadan hayvanat bahçesi denebilecek yer burasıdır, bizim gibi zavallıları sokaktan toplayıp, ya da yurt dışından getirip karda buzda ölüme terk etmiyor, cüssesinin yarısı kadar kafeslere kapatmıyor adamlar.

İkinci Dünya Savaşı’nda bombardıman altında kalıp harabe halinde bile güzel olan  Aziz Nikolai Kilisesi…

stnikolai1

stnikolai2

İçimiz yeterince ezildiyse, tekrar Bremen’deki son günümde keşfettiğim Schnoor fotoğrafları. Burası birbirinden güzel sokaklardan oluşan bir bölge, burayı kaç yıldır Almanya’da yaşayan Meral teyze de bilmiyormuş, hayat ordakilere güzel zannediyoruz ama 2-3 işte çalışmaktan kafasını kaldıramadıktan sonra Avrupa’da ikametgahının bulunması çok da mühim bir şey değil galiba…

schnoor1

schnoor3

Balkonun güzelliğine dikkat…

schnoor4

schnoor9

schnoor7

schnoor10

schnoor

Bremen oyuncak gibi şehir olarak kaldı aklımda. Bi’ gün yine gidersem, pork diye uzak tutulduğum kocca hot dog’lardan doya doya yiyeceğim!

Yorum bırakın